Frida Kahlo - este

Frida Kahlo


Ben Frida Kahlo.  Acının, devrimin ve aşkın kadınıyım.

Meksikalı olan Frida, doğum tarihini üç yıl gecikmeli olarak 7 Temmuz 1910 olarak kabul etti. İnsanlar asıl öldükleri tarihe önem verirken o doğduğu tarihi kutsal gördü. Neden böyle yaptı derseniz bilinmez, karışmak da bize düşmez.

Devrimin asi çocuğu olan Frida feministliği ile bile roman yazdırabilecek bir kadın. Bir feminist düşünün: hep bir oğlan çocuğu isteyen babasını mutlu edebilmek için erkek kılığına giren. Bu feminist Frida’dan başkası değildi işte.

Bu olaydan dolayı Frida’nın feministliğini reddeden katı(!) feministler de var. Oysa Frida’nın tablolarına baksalar yine feminizmin ruhunu görebilirler. Tablolarında genel olarak kadınlık, kürtaj, cinsiyet ve daha bir çok problemi işleyen Frida her fırça darbesiyle kadınların toplumdaki yerini anlatıyor bize.

Hayat acımasızlığını daha altı yaşındayken gösterdi ona. Altı yaşında geçirdiği hastalık nedeniyle bir bacağı diğerinden kısa kalıyor Frida’nın. Bu olay bile ömür boyu peşini bırakmayacak hastane odalarının, ağrı kesicilerinin, ameliyatların habercisi aslında.

Tahta bacak diyor arkadaşları. Alınıyor elbet, ruhu inciniyor ama güçlü duruşundan taviz vermeyerek yere sağlam adımlarla basmayı da en iyi o zaman öğreniyor.

Kader deyip boyun eğmek yerine adımlarını atmaya devam ediyor. Hatta sadece erkeklerin kabul edildiği kaliteli bir okula kabul edilen ilk kız öğrencilerden biri olmayı başarıyor. Sonra politikaya merak salıyor, felsefeye atılıyor. Yanlış cevapların sorularını arıyor hayatı boyunca.

Bir düzen kurulmuşken hayat yine vuruyor Frida’yı, çok acımasız bu sefer. On sekiz yaşındayken, bindiği otobüs tramvayla çarpışıyor ve kalçasından girip leğen kemiğinden çıkıyor bir demir çubuk.

Doktorlar öleceğini düşünüyor. Sadece doktorlar değil, herkes öleceğini düşünüyor. Fakat Frida ölmüyor. Hayat ne kadar inatçıysa o, o kadar inatçı. Pes etmiyor işte, ölmemeye kararlı. Öldürmeyen acı güçlendirir derler, öyle oluyor işte. Hayatın silahından çıkan her kurşuna karşı direnişi daha da artıyor. Otuz iki ameliyat geçiriyor, tüm engellere rağmen iyileşmeye yeminli bir kadın o. Nişanlısı tarafından terk edilmiş bir ruh ve acı içinde sızlayan bir bedene sahip olsa bile. İnancına rağmen tamamıyla iyileşemiyor yine de.

Kazadan sonra ilk iki senesi, yatağa çivili olarak geçiyor. Bir gün annesi gelip odanın tavanına aynalar asıyor. O da yattığı yerden kendini izliyor. Bir sanat eserini incelermiş gibi izliyor kendini saatlerce. İzledikçe görüyor acılarını. Bedeninin ardındaki ruhu görüyor. İncinmiş bir kız var orada.Vücudunun her kısmına darbeler almış, sakat ama bir o kadar da asi bir kız. Adını gecenin ve gündüzün celladı koyduğu aynalardan izledikçe seviyor kendini. Sonrası tuvallere dökülmüş bir benliğin parçalanışının hikayesi.


Aynalarda gördüğünü renklerle buluşturuyor Frida. Fiziksel acılarının yanı sıra ruhsal acılarını da anlatıyor fırçasına. Öyle şeyler anlatıyor ki fırça bile şaşıyor bu isyanın bu ihtişamın karşısında.

Bir şeyler anlatmak istercesine hiç durmadan çiziyor. Kimin ne düşüneceği umurunda değil. Çekinmeden tüm çıplaklığıyla ortaya döküyor hikayesini. Kana bulanmış umutlarını, gittikçe şeffaflaşan benliğini, doğamayacak çocuklarını, hayata karşı kafa tutuşunu, acısını ve daha birçok şeyi. Resimler onun için bir araç, duygularını anlatabilmenin aracı. Anlatmak zorunda çünkü anlatamasa sıradan bir deli olacak. Sessizliğe değil normal insanlar gibi çığlıklara sağır olacak. O sanatı ünlü olmak için değil anlamak için yapıyor. Kendi sessizliğini duyabilmenin yolu onun için o resimler. Yatağa mahkum edilmiş bir bedenin özgür ruhunun ortaya çıkardığı karmaşaydı belki de onu bugünlere taşıyan.

“Hayatımda iki büyük kaza geçirdim; biri Diego’ydu ve diğerinde ise bir tren az kalsın beni öldürüyordu. Diego kesinlikle daha yıkıcıydı.” der Frida.

Tüm umutsuzluklara rağmen yaşayan,ölüme kafa tutup hayata tutunan Frida’nın asıl yaşam mücadelesi yeni başlıyordu aslında. Aşık oldu.

Burada da sorgulanır Frida’nın feministliği. Nasıl olurda kendisini sürekli aldatan bir adamı delicesine sevebilir Frida. Yok edicisine boyun eğmek demektir oysa Frida için aşk.

Kendisinden yirmi yaş büyüktü Diego. Tablolarını gösterip fikirlerini duymak için gitti Diego’nun yanına,o zaman da aşık oldu işte.



Fil ile güvercine benzetiliyor ilişkileri. Ona göre Diego yaşlı, şişman, çirkin bir adamın teki. Ama Frida küçüğü onun. Olmayacağı baştan belli bir aşk aslında, sonu çoktan yazılmış, tarihlere kazınmak üzere yoktan var edilmiş.

Diego’da sadakatten eser yok. Başka ten arayışlarında sürekli. Birbirlerini deli gibi seven ama sadakatsizlik dolu bir ilişki. Frida, Dieogo'nun beraber olduğu kadınlarla birlikte olmaya başlıyor. Onlarda olup bende olmayan ne, diyebilmek için. Yine de asla birbirlerinden ayrılmıyorlar ve hayatın kendisini yine beraber öğreniyorlar.

Birlikte darbelere karşı direndiler, birlikte omuz omuza verdiler. Birbirlerini en iyi ressam olarak nitelediler. Karşılıklı sadakatsizliğe rağmen bazen anne bazen baba bazen dost oldular birbirlerine.

Diego’nun yaptığı her şeye göz yuman Frida, sevdiği adamın onu ablasıyla aldattığını öğrendikten sonra yıkılıyor. Ölüme kafa tutmuş bu mucizevi, asi kadın Diego’nun acıları karşısında küçücük kalıyor. Bütün fırtınalardan sağ çıkmayı başaran Frida daha fazla dayanamıyor ve Diego’dan boşanma kararı alıyor. Aşkın kadını aşkından vazgeçiyor; çünkü aşkı sona yaklaştırıyor o zarif ruhunu.

“Beni anlamadın demeyeceğim. Beni anladın.Zaten en dayanılmaz acı buydu. Sen beni anladın.Anladığın halde canımı yaktın.” diyor sevdiği adama bir mektubunda. Biz seni anladık Frida ama Diego kalın kafalısı anlamış mı orasını bilemeyeceğim.

Bu süre zarfında asla bırakmıyor fırçasını. Bir geyik gibi çiziyor bazen kendisini. Her yerine oklar saplanmış kan içinde bir geyik. O oklar tren kazasını, Diego’yu, kısaca aldığı yara izlerini temsil ediyor. Bir tablosunda çok istediği ama doğuramadığı çocuğunu çiziyor tüm yalınlığıyla. Renkler öyle asil öyle ihtişamlı ama bir o kadar dehşetli bir ruhu yansıtıyor ki Picasso’ya “Biz onun gibi insan yüzleri çizmeyi bilmiyoruz.” dedirtiyor.

Ruhunun acılarını kaldıramayan bedeni tekrar yatağa mahkum ediliyor. Bacağını kesmek zorunda kalıyor doktorlar. Son ana kadar sıkıca sarılıyor resimlerine. Hayattan vazgeçmese de kader vazgeçiyor ondan. Ölümden sonrası için “Yatarak çok vakit geçirdim zaten.Yakın sadece.” diyerek ruhundaki acılara rağmen gülümseyebilen bir kadın olduğunu da kanıtlıyor.

13 Temmuz 1954’te ölüyor Frida. Ardında ihtişamlı bir hikaye, 144 tablo bırakarak ayrılıyor bu dünyadan. Dediği gibi gömülmüyor, direkt yakılıyor. Külleri şimdi Mavi Ev’de sergileniyor Frida’nın.




Tanıdıkça sevdim onu. Kısacık bir hayata uzun bir hikaye sığdırmayı başarmıştı.

“Bir fahişe olarak doğdum.” diyebilecek kadar cesur bir kadındı o.

Frida sanatında acılarını anlattı bize, sessizliğe nasıl sağır olunabileceğini öğretti. O da bizdendi, bir kadındı. Ötekiydi. Ama o diğer kadınların aksine köşesine sinip toplumun kölesi olmak yerine savaşmayı seçti. Diğerlerinin aksine duyup yazdığı çığlıklar kendisine aitti. Her kelimesinde kadınlığı anlatıyordu. Frida içimizde ortaya çıkaramadığımız delinin ta kendisiydi.


Hayata karşı boyun eğmese bile aşka karşı boyun eğdi. Bu yazıyı okuyup güçlü ya da güçsüz bir kadın diyebilirsiniz ona. Hala kimliğini anlamaya çalışıyorlar. Kimisine göre devrimci kimisine göre ressam kimisine göre feminist. Eğer hayatta olsaydı belki de kendini tek bir kelime ya da tek bir tablo ile tanıtır köşesine çekilirdi, bilinmez.

Bu alemden bir Frida geçti ve hayat bazılarımızı aynı alemin farklı Fridaları olmaya hazırlıyor belki de.

Yorum Gönder

1 Yorumlar

  1. If you're looking to lose pounds then you certainly need to get on this totally brand new custom keto diet.

    To create this keto diet, licensed nutritionists, fitness couches, and cooks joined together to develop keto meal plans that are useful, decent, cost-efficient, and satisfying.

    Since their first launch in early 2019, thousands of clients have already completely transformed their figure and well-being with the benefits a proper keto diet can provide.

    Speaking of benefits; in this link, you'll discover 8 scientifically-proven ones given by the keto diet.

    YanıtlaSil